22 Şubat 2011 Salı

Danimarka'dan son durum!

Kasım ayında Danimarka'ya yaptığım seyahat ve edindiğim izlenimleri, sizlerle paylaşmak istediğim; bu 2010 yılının son yazısında, oldukça farklı tecrübelerimi anlatacağım. Dürüst olmak gerekirse bu seyahatimde elimden geldiğince şehiri gezmeye çalıştım ki sizlere en doğru hikayeyi anlatabileyim. Sıkıldım mı hayır, eğlendim mi evet, peki gerçekten değer mi? Ne yazık ki hayır.
Yıllar boyu ailelerimizin gözlerimizde büyüttüğü Avrupa aslında ne yazık ki bir çok küçük köyden ibaret bir mecra. Örneğin Danimarka; toplamda 5 milyon nüfusu ile istanbul'un bir yakasından bile ufak, üstelik başkent Copenhag 500 bin nüfusuyla şişli belediyesinden bile küçük. Meşhur Avrupa birliğine girmemize en karşı ırklardan olup bizi yetersizlikle suçlayan bu ülke aslında Avrupa olmaktan çok ama çok uzaklarda. Bir diğer gerçekse halkının bunu bilmesi, türkleri sevmesi ve bize kesinlikle karşı olmamaları. Aslında temelde herşey hep söylendiği gibi politik.
Bu kadar politikadan sonra neler yaşadım bakalım... Evet öncelikle The Square Hotel'de kaldığımı belirtmek isterim. Şehir merkezinde çok lüks bir otel. Oldukça keyifli bir çalışan grubu ile bana hayli yardımcı oldular. İlk önerileri uyarında şehir merkezinde sokaklara daldım ve en büyük sokağının 300 metrede bitmesi bayağı yazık oldu. Ne yazık ki İstanbul'a alışmış benim için herşey çok ufaktı. Şehir boştu, hava çok soğuktu ve fiyatlar çok uçuk. Seçeneksizlikten bir İrish bar buldum ve girip içmeye başladım. O sırada yanıma oturan güzel bir Danimarkalı kız ve arkadaşı ile sohbete başladım. Gerçekten Danimarkalı'lar çok keyifli insanlar, bir defa çok eğlenceli, esprili ve ironikler. Evet ironik sözünü özellikle belirtmeliyim ki kendilerini böyle tanımladılar. Severim ironik insanları ben de ironik bir insanım nasılsa :) Gittikçe etrafımız muhabbete gelenlerle doldu ve oldukça keyifli bir gece geçirdim, gecenin ilerleyen saatlerinde başka bir mekanda eğlenceye devam ettik. Burası da bir asyalının işlettiği bir mekandı, anlayacağınız Danimarka'da Danimarkalı birşey yok :) Sigara yasak olmasına rağmen çoğu yerde kaçak içiliyor, tıpkı Türkiye gibi. Sanırım gerçekten Avrupa olmuşuz. Fiyatlar daha uygun ama mekan daha eski, zaten herşey çok eski ve kötü bu şehirde. Açıkçası Taksim'de girmeyeceğiniz yerler bu ülkede güzel kabul ediliyor. Neyse muhabbet ve dostluk süperdi ve ben çok eğlendim. Geceyi ne noktalayıp ertesi gün için hazır olmak üzere mekandan ayrıldım.
Diğer güne geçtiğimizde, yine erkenden yollara düştüm. Şunu belirtmeliyim halkın %40'ı kadarı yabancı. Bunları oluşturanlar zenciler, asyalılar ve müslüman ülkelerden gelenler; kısaca sevimsizler... Ülke klasik bir Avrupa köyü modeli, kalabalık değil, heryerde bisikletliler, bisiklet yolları; izlemesi keyifli değişik bir yaşam var burada. Alışverişi unutun korkunç pahalı, Almanya'da tonlarca alışveriş yaptığım Fishbone bile çok pahalı. turistik ürünler pahalı. Herşey pahalı ve aslında moda açısından zevksiz... Yemek kültürü yok, üstelik tamamen yabancı restaurantlarda dönen bu sektör pahalı ve tatasız. Türkiye bu konuda gerçekten NYC gibi biryer onu bir kere daha anladım. Gittiğimiz İtalyan restaurantı şehrin en iyisiydi, şöyle söyleyeyim toplam 50 m2 x 2 kat, yemekler tatsız, şarap süper. Ah Mezzaluna diyesim geldi! Yemekten sonra yolda 10 farklı Danimarka'lı bulup en iyi gece klübünü sordum ve Danimarkalı'ların dans etmeyi sevmediğini ve pek bir yer olmadığını öğredim. Tavsiye edilen tek "güzel" mekan Floss'du. Güzel kısmı tırnak içinde çünkü üst katta alkolden bayılanlar ve alt katta hem alkolden hem başka şeylerden bayılanlar vardı. toplam 150 m2 bir mekan. Taksim'in en kötü barı burdan daha güzeldir ve iç açıcıdır emin olun.
Özetle, evet medeni bir ırk, evet güzel eski binalar var, evet keyif almak isteyince insan tek başına da keyif alabiliyor gezilerden. Diğer yanda İstanbul her konuda almış başını gidiyor. Şu sevimsiz göçler durursa ve hatta geriye göçle, zamanında buraya gelip hayatımızı çekilmez hale getiren avam ırk köylerine geri giderse, bilin ki İstanbul dünyanın başkentidir.
Ps: Havaalanında dönüşte çok sorun yaşadım, diş macunumu bile uçağa almadılar, pratik zekada sınıfta kalırlar. Uçağa ne alıp alamayacağınızı iyi öğrenin yoksa herşey çöpe gidiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder